
Başlangıçta bu gizi hemen yakalayamazsınız . .
Şiirin her kıtasının baş harflerini yan yana sıraladığınızda
o gizli anlam ortaya çıkar . .
"Muazzez Akkayam"
Sezai Karakoç, bu şiirini 1950 yılında mülkiyede öğrenciyken yazmıştır . .
Ancak 2002 yılına kadar hiç yayınlamamıştır.
Buna karşın tam 50 yıl kuşaktan kuşağa aktarılmıştır bu etkileyici şiir.
60'larda daktiloyla, 70'lerde teksirle, 80'lerde fotokopiyle çoğaltılmıştır.
Bu efsane şiir, bir aşk acısının yürek burkan sesidir.
Sezai Karakoç'un bu şiiri ile ilgili üç rivayet vardır ;
İlk rivayet şöyledir;
Ketumluğu, vakarı, onuruna düşkünlüğü, içe kapanıklığı, aşırı kırılganlığı ve küskün bir çiçek oluşuyla tanınan Sezai Karakoç sevdiği kadına bir türlü açılamaz . .
Daha sonra bir fısatını bulur ve Muazzez Akkayam'a aşkını ilan eder . .
Fakat, Muazzez Akkayam reddeder Sezai Karakoç'u. .
Sezai Karakoç mülkiyede öğrencilik yaptığı sıralarda yazdığı şiirlerle ünlenmiştir . .
Birgün arkadaşları bir organizasyon düzenlemişlerdir . .
Sezai Karakoç'un şiir yazdığını bilen arkadaşları açılışı onun yazdığı bir şiirle yapılmasını istemişler ve ona bir teklif götürmüşler . .
Sezai Karakoç bu teklifi olumlu karşılamıştır . .
Ve gün gelir, Muazzez Hanımında bulunduğu bu organizasyonda bu şiiri okuma fırsatı bulur.
Sezai Karakoç Muazzez Hanım bilmesede onun için yazdığı şiiri okur . .
Şiir bitene kadar kalabalıktan hiç ses gelmez olur, ta ki son kıtayı okuyana dek ve kalabalıkta müthiş bir uğultu patlar.
Herkes bir birine bir şeyler sormaktadır ama sadece bilinen bir gerçek var ki herkes bu şiirden çok etkilenmiştir.
Hele biri var ki gönlünde fırtınalar kopmuştur tam dört yıl sonra geçte olsa anlamıştır ve işte o uğultunun arasından bir kız öğrenci sıyrılır kürsüye yaklaşır dört yılı harabeden ve sonrasını da edecek olan kişidir O . .
O, MUAZZEZ AKKAYAm’ dır.
Ağlayarak ve yalvarmalı bir sesiyle yalnız olduğu bir anda Sezai Karakoç'un yanına gidip önceden yapmış olduğu teklifini kabul ettiğini söyler.
Fakat bir Anadolu çocuğu olan Sezai Karakoç bunu gurur meselesi yapar.
Onuruna düşkünlüğü, aşırı kırılganlığı bu aşkın önüne geçer ve Muazzez Akkayam'ı reddeder. .
Muazzez Hanım'ın şiirin kendisine yazıldığını nereden anladığını soranlar olacaktır . .
Şiirin her kıtasının baş harflerini yan yana sıraladığınızda Muazzez Akkayam'ın ismi ortaya çıkar.Muazzez Akkayam şiirin kendisine yazıldığını böyle anlamıştır . .
İkinci rivayet ise şu yöndedir;
Yukarıdaki olay aynen gerçekleşir fakat sonunda reddedilen Muazzez Akkayam bu yaşananlara daha fazla dayanamyıp intihar eder . .
Diğer rivayet ise;
Bir dönem Sezai Karakoç mülkiyede bir hanıma sevdalanır . .
Muazzez Akkaya'ya . . Bir fırsatını bulur ve aşkını ilan eder. .
Fakat, Muazzez Akkayam reddeder Sezai Karakoç'u.
Sezai Karakoç, bu üzüntüyle Mona Roza'yı yazar Muazzez Hanıma hitaben. .
Daha sonraları Muazzez Akkayam başka birisiyle evlenir . .
Ve daha sonrasında Sezai Karakoç bu sevdasını gizler, kalbine gömer ve hiç kimseyle evlilik yapmaz . .
şeklinde dillenmektedir . . .
Neticede her üç rivayette hazin bir son bulmuştur. . İlk rivayet benim nezlimde derin bir intibah bırakmıştır . .
Bir sonraki yazımda ise olay ile ilgili bir başka araştırmayı yayınlayacağım . .
Sezai Karakoç'un Muazzez Akkayam'a yazdığı bu şiiri 4-5 bölüm halinde yazacağım . .
Bilinmeyen ve merak edilenleri araştırmaya çalışıyorum . .
Belirli aralıklarla yayınlayacağım . .
Ve burada sözü kesiyorum . . Mona Roza şiiriyle sizi baş başa bırakıyorum . .
Selametle . .
Mono Roza
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek...
Zeytin ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin, ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki ben Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar su kenarında
Ki ben Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım uymaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki kapalı gece ve güne
Altın bilezikler o kokulu ten
Mona Roza siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza siyah güller, ak güller
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
HayAksi Yorum Bölümüne Hoşgeldiniz . .
Yazılar hakkındaki yorum ve eleştirilerinizi buradan yapabilirsiniz . .
Yorum Yaparken;
Küfürlü, argo, seviyesiz, aşağılayıcı yorumlarda bulunmayınız . .
Aksi durumunda biliniz ki yorumunuz yayınlanmayacaktır . .